Dilbilim uzmanına göre neden bazı insanlar aksanlarını kaybederken diğerleri kaybetmiyor?

0
367

Bir kişinin konuşma şekli, kimliğinin içsel bir parçasıdır. Kabileseldir, bir konuşmacıyı bir sosyal gruptan ya da diğerinden olarak işaretler. Aksanlar, toplulukları ayıran bir şey olduğu kadar aidiyetin de bir işaretidir.

Yine de hepimiz muhtemelen bölgesel ya da ulusal aksanlarını “kaybetmiş” gibi görünen ve aksanları yerinde sağlam bir şekilde duran insan örnekleri düşünebiliriz.

Bir kişinin nasıl konuştuğunun kişisel ve sosyal önemi göz önüne alındığında, neden birinin aksanı değişsin ki?

Aksanınızı kim olduğunuzun fiziksel bir parçası olarak düşünebilirsiniz; ancak bilinçli ya da bilinçaltı uyum sağlama arzusu, isteseniz de istemeseniz de konuşma şeklinizi etkileyebilir. Araştırmalar, bir kişinin aksanının, hayatlarının bir aşamasında kendilerini özdeşleştirdikleri konuşmacı grubununkine doğru hareket edeceğini göstermiştir. Aksanlar konuşmanın akışkan bir özelliğidir. Örneğin bir kişi çalışmak için Avustralya’dan ABD’ye taşınırsa, muhtemelen en azından aksanını bilinçli ya da bilinçsiz olarak değiştirecektir.

Bu, daha net anlaşılma ve yeni bir toplulukta kabul görme ihtiyacı ya da arzusundan kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca konuşma biçimleri nedeniyle alay konusu olmaktan kaçınmak da isteyebilirler. Birleşik Krallık’ta işçi sınıfı kökenli üst düzey profesyonellerin dörtte birinden fazlası iş yerinde aksanları nedeniyle dışlanmıştır.

Aidiyet duygusu

Aksanları değişen insanlar için, konuşma şekilleri kimlik duyguları için daha az önemli olabilir ya da sosyal veya profesyonel bir grupla olan kimlikleri daha önemli olabilir.

Doğmadan önce bile çevremizdekilerin konuşma şekillerine maruz kalırız. Yeni doğanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ağlamalarından konuşma topluluklarına özgü tonal özelliklerin tespit edilmesinin mümkün olduğunu ortaya koymuştur. İhtiyaçlarımızın karşılanması için az ya da çok uyum sağlamaya programlanırız. Bakıcılarımızın topluluklarına aitmiş gibi görünen sesler üretiriz. Konuşma gelişiminin çeşitli aşamalarından geçerek etrafımızdakilere benzer konuşma kalıplarına sahip oluruz.

Topluma karıştığımızda, sınırlı sosyal grubumuzun dışındaki insanlarla kaynaşır ve daha fazla konuşma biçimine maruz kalırız. Bu da bir çocuğun akranları tarafından kabul görmek için aksanının hızla değişmesine neden olabilir. Örneğin, Birleşik Krallık’ta çalışan ABD’li bir meslektaşım bana çocuklarının okula başladıktan sonra nasıl standart bir güney İngilizcesi aksanıyla konuşmaya başladığını anlattı. Ebeveynler artık çocuklarına “doğru” İngilizce konuşmayı öğretiyorlardı.

Güçlü bir kimlik

Aksanları değişmeyen diğerleri için bunun nedeni, kimliklerine güven duymaları ve aksanlarının bu kimliğin bir parçası olması ya da farklılıklarını korumanın onlar için değerli olması olabilir. Aksanlarının kendileri için ne kadar önemli olduğunun farkında bile olmayabilirler. Eğer bir konuşmacı çoğunluğun arzu ettiği bir aksana sahipse, bunu değiştirerek bu avantajını kaybetmek istemeyebilir.

Bilinçli olsun ya da olmasın, insanlar evlerine taşındıklarında konuşmaları üzerinde en azından bir miktar kontrol sahibi olurlar. Ancak beyin hasarı veya felç, nadir durumlarda yabancı aksan sendromuna (FAS) neden olabilir. Bu sendrom, konuşmacının kontrolü altında olmayan fiziksel değişikliklerden kaynaklanır. Beyindeki bazı bölgeler dili üretme ve algılama ile ilişkilidir ve ayrıca konuşmanın motor yönlerini kontrol eden beyin bölgelerimiz de vardır.

Bunlar hasar görürse, konuşmacılar konuşma yeteneğini kaybedebilir ya da motor alan ses organlarına farklı talimatlar gönderdiği için sesleri ifade etme biçimlerinde değişiklikler yaşayabilir. Yakın zamanda The Metro’da yayınlanan uç bir örnek, ABD’nin Teksas eyaletinden Abby French adlı bir kadının ameliyattan sonra yabancı aksan sendromuyla nasıl uyandığını anlatıyor.

French, sesinin herhangi bir anda Rus, Ukraynalı ya da Avustralyalı gibi çıktığını iddia etmiştir. Dinleyiciler, değişen konuşmanın en çok benzediğini düşündükleri aksanı tahmin etme eğilimindedirler.

Bazı durumlarda, dinleyiciler yabancı olduklarına inandıkları için FAS’lı bir kişiye karşı ayrımcılık yapabilirler, bu da konuşmamızın başkalarının bize nasıl davrandığını ne kadar etkileyebileceğini gösterir. Birçok insanın konuşmalarını çevrelerindekilere uyarlayarak bilinçsizce kendilerini korumalarına şaşmamak gerek.

Kaynak: Phys

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here