Karatenin Fiziği

0
903

1970’li yılların sonlarında, karateyi seven fizikçilerden oluşan bir ekip bir deney yapmaya karar verdi. Bu ekip Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde görev yapan kahverengi kuşak sahibi fizikçi Michael Feld, ileride bir astronot olan beşinci derece siyah kuşak sahibi Ronald McNair ve bir üniversite öğrencisi olan Stephen Wilk’ten oluşuyordu.


1979 yılında bir makale yazan Feld, McNair ve Wilk’in bilmek istedikleri şuydu: çıplak bir el, nasıl oluyor da bir yaralanma meydana gelmeden sağlam bir tahta ya da beton bloğunu kırabiliyor? Bunun hilesi nedir?

Anlaşılan o ki, bunun bir hilesi yok ve mükemmel bir karate vuruşu sadece
Newton yasalarının kesin bir şekilde uygulanmasıyla meydana geliyor.
Feld, McNair ve Wilk, alt kısımlarını kırmanın ne kadar basınç (kuvvet)
gerektirdiğini belirlemek için bir hidrolik prese tahta ve beton yerleştirdiler. Bir tahta kırılmadan önce bir santimetre kadar esneyebiliyor ve bu 500 Newton kuvvet gerektiriyor. Beton bloklarınsa, kırılmadan önce sadece bir milimetre yön değiştirmesi gerekiyor ama bu materyal tahtadan daha az bükülebilir olduğu için, bu yer değişimi 2,500 ila 3,000 Newton kuvvet gerektiriyor. Ve çarpışmanın akabinde bir miktar enerji kaybolduğundan, blokları gerçekten de kırmak için elin daha bile fazla kuvvet uygulaması gerekiyor.


Tahtayı Kırmak İçin Elin Saniyede 6,1 Metrelik Bir Hıza Ulaşması Gerekiyor


Neyse ki, insan eli çok kısa bir zaman zarfı içerisinde çok yüksek derecede bir kuvvet üretebiliyor. Tipik bir vuruşun etkisi sadece yaklaşık beş milisaniye sürüyor. Ekip bir teori ve deney kombinasyonu yoluyla, bu çok kısa zaman içinde, “karate uygulayıcısının elinin 3,000 Newton’dan daha fazla bir kuvvet; 306 kilogramlık bir darbe uygulayabildiğini,” keşfetti. Ekibin modeli, tahtayı kırmak için elin saniyede 6,1 metrelik ve betonu kırmak için de saniyede 10,6 metrelik bir hıza ulaşması gerektiğini gösteriyor. Ekip makalesinde, “Bu hızlar, bizim başlangıç düzeyindeki karatecilerin tahtayı kırabildiği ama betonu kıramadığı yönündeki gözlemimizle uyuşuyor,” diye yazıyor. “Saniyede 6,1 metrelik bir el hızı başlangıç düzeyindeki birinin ulaşabileceği bir hız ama saniyede 10,6 metrelik bir hız antrenman ve pratik yapmayı gerektiriyor.”

Peki, karatecinin eli nasıl oluyor da bir karate vuruşunun şiddetiyle
parçalanmıyor? Bu noktada, insanı kurtaran anatomi oluyor. İnsan kemiği
betondan beş kat daha sağlam ve kırılması da ondan elli kat daha zor.

Eldeki kemikler darbenin basıncını kolaylıkla emebiliyor. Elbette ki, gerçek gücü sağlayan kuvvet değil, teknik. Başarılı bir vuruşun tahtanın tam ortasına isabet etmesi gerekiyor.

Orijinal makale: JStore

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here