Binlerce yıllık metinleri okunabilir hale getirmek için yapay zekayı kullanılıyor

0
286

Ölmemiz gerektiğini bildiğimiz halde nasıl yaşamalıyız? Bu soru, dünya edebiyatının ilk eseri olan Gılgamış destanında sorulur. Gılgamış, 4.000 yıldan daha uzun bir süre önce ölümsüzlük arayışına girdi. Tüm Babil edebiyatı gibi, destan da yalnızca parçalar halinde hayatta kaldı. Yine de bilim adamları, 19. yüzyılda yeniden keşfedildiğinden beri metnin üçte ikisini okunabilir duruma getirmeyi başardılar.

Babilliler, sayısız parça şeklinde günümüze ulaşan kil tabletler üzerine çivi yazısı karakterlerle yazdılar. Yüzyıllar boyunca, bilim adamları kil parçalarına basılan karakterleri kağıda aktardılar. Daha sonra transkriptlerini titizlikle karşılaştırıp ve hangi parçaların birbirine ait olduğunu anlayıp boşlukları doldurdular. Metinler, karmaşık yazı sistemlerine sahip olan Sümerce ve Akadca dillerinde yazılmıştır. Bu, Elektronik Babil Edebiyatı projesindeki uzmanların bugün hayal bile edemeyecekleri bir Sisifos göreviydi.

Hayatta kalan tüm çivi yazısı tabletlerin sayısallaştırılması

LMU’nun Assyriology Enstitüsü’nde Eski Yakın Doğu Edebiyatları Profesörü Enrique Jiménez ve ekibi, 2018’den beri hayatta kalan tüm çivi yazısı tabletlerin dijitalleştirilmesi üzerinde çalışıyor. Bu süre zarfında, proje 22.000 kadar metin parçasını işledi.

“Bu daha önce olmayan bir araç, büyük bir parça veri tabanı. Babil edebiyatını yeniden inşa etmede hayati bir rol oynayabileceğine ve çok daha hızlı ilerleme kaydetmemize izin verebileceğine inanıyoruz.” Uygun bir şekilde Fragmentarium olarak adlandırılan sistem, sistematik, otomatikleştirilmiş yöntemler kullanarak metin parçalarını bir araya getirmek için tasarlanmıştır. Tasarımcılar, programın gelecekte çiviyazılı yazıların fotoğraflarını da tanımlayıp yazıya dökebileceğini umuyor. Bugüne kadar, Londra’daki British Museum ve Bağdat’taki Irak Müzesi ile iş birliği içinde binlerce ek çivi yazısı parçası fotoğraflandı.

Bir algoritma yeni metinler keşfeder ve parçaları eşleştirir

Ekip, henüz uygun bağlamlarına yerleştirilmemiş parçaları bir araya getirmek için bir algoritma eğitiyor. Algoritma şimdiden yüzlerce el yazmasını ve birçok metinsel bağlantıyı yeni tanımladı. Örneğin, Kasım 2022’de yazılım, Gılgamış destanının MÖ 130 yılından kalma en son tabletine ait bir parçayı tanıdı; bu da onu Destanın bilinen en eski versiyonundan binlerce yıl daha genç yapıyor. Jiménez, insanların bu geç dönemde hala Gılgamış’ı kopyalıyor olması çok ilginç, diyor.

Şubat 2023’te LMU araştırmacısı Fragmentarium’u yayınlayacak. İlk kez Gılgamış Destanı’nın dijital versiyonunu da yayınlayacak. Yeni baskı, bugüne kadar bilinen tüm çivi yazısı parçalarının transkripsiyonlarını içeren ilk baskı olacak.

Proje başladığından beri, dünya çapında yaklaşık 200 bilim insanı, araştırma projeleri için çevrimiçi platforma erişim sağladı. Artık halkın da hizmetine sunulmak isteniyor. Jiménez, “Herkes Fragmentarium ile oynayabilecek. Henüz tanımlanmamış binlerce parça var” diyor.

Bahar Babil’e geldiğinde

Enrique Jiménez, Babil edebiyatındaki boşlukları parça parça kapatmak istiyor. Son birkaç yıldır projedeki çalışmaları sayesinde, yalnızca yeni metinler ve yazarlar keşfetmekle kalmadı, aynı zamanda daha önce bilinmeyen türler de buldu: “Örneğin, Iraklı bir meslektaşımla birlikte ilahi olan bir metin üzerinde çalışıyorum. Babil şehri, çok canlı bir ilahi. Metin çok hoş. Şehri çok net bir şekilde gözünüzde canlandırabilirsiniz. Babil’e baharın nasıl geldiğini anlatıyor.”

Babil bir zamanlar dünyanın en büyük şehriydi. Günümüz Bağdat’ının yaklaşık 85 kilometre güneyindeki bir bölgede Fırat nehrinin iki yanında yer alıyordu. Milattan önceki ikinci binyılda kurulan antik metropol, miras aldığı imparatorluğu Basra Körfezi’nden Kuzey Irak’a kadar genişleten Kral Hammurabi’nin ikametgâhıydı. MÖ 7. ve 6. yüzyıllar arasında Babil ikinci bir altın çağ yaşadı. (2019 yılında antik kent UNESCO Dünya Mirası Listesi ilan edilmiştir.)

(Babil nehri) Adı Araḫtu’dur, (bilgeliğin efendisi Nudimmud tarafından hazırlanmış)

Merayı sular, kamışları ıslatır,

Sularını denize ve lagüne döker.

Tarlaları yeni bitkilerle yeşerir,

Çayırlarında parlıyor, arpa fışkırıyor.

Akışı sayesinde tahıl yığınları üst üste yığılır,

Otlak, sürülerin dolaşıp otlaması için uzar.

Toprağı çoğaltır, bereketlendirir ve yağmur yağdırır.

Zenginlik ve ihtişamla – insanlığa yakışan şey.

Jiménez, “Önceden, Babil edebiyatında bilinen şehir ilahileri yoktu. Bu metnin 15 yeni parçasını bulduk. Fragmentarium olmasaydı, yeniden inşa süreci 30-40 yıl sürerdi” diyor. Ekibi ayrıca metnin sınıfta önemli bir rol oynadığını keşfetti, çünkü Babil okul çocuklarından bir alıştırma olarak metni kopyalamaları isteniyordu.

Kaynak: Phys

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here