Kişiye Özel Bağışıklık Tedavisi İle Kanser Hastalarına Umut Doğdu

0
517

52 yaşındaki Florida’lı bir kadına, ilerlemiş metastatik meme kanseri teşhisi koyulmuştu. Koyulan teşhiste, daha önce  “sınırların ötesinde” olduğu düşünülen bir tümör türünün olduğu görüldü. Fakat kişiye özel immünoterapi (bağışıklık artırıcı tedavi) yöntemi kullanılarak yapılan tedavi sonucu kanser hastalığından tamamen kurtulan kadın, tıp tarihinde bir ilke imza atmış oldu.

Meme kanserinde yaygın görüldüğü üzere, Judy Perkins de daha önce birincil maligniteden (habis tümör) kurtulmuştu. Ancak bu hastalık sadece 10 yıl sonra daha agresif bir şekilde tekrarladı. Çok sayıda tedavi uygulanmasına rağmen, hasta hiçbirine cevap veremedi. Daha sonra Perkins, vücudunda tenis topu büyüklüğünde lezyonlarla mücadele etti ve maalesef sonunda ölümcül hastalığın tanısı ile karşı karşıya kaldı. Otolog tümör infiltre edici lenfositler (TIL) olarak adlandırılan ve yeni kanser türleri için iyi  olduğu bilinen bir yaklaşımı benimseyen Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin (NIH) araştırma deneylerine alındı.

Bu özel tedavi yöntemi, her hastanın kendi tümörleri içerisindeki bağışıklık sistemi hücrelerinden T hücrelerini  ayırıp almayı içerir. Bu aktive edilmiş hücreler kanserli hücrelerini tanımlamaya ve yok etmeye çalışırlar. Ancak tek başlarına hastalığa karşı  etkisizdirler. Bu nedenle klinisyenler, çeşitli genetik ve protein analizi yöntemleri kullanarak, kanserli hücrelerin oluşturduğu mutasyona uğramış proteinleri tanımlamak için özel olarak programlanmış örnek hücreleri içlerinden seçerler. Hedeflenen bu TIL’lerin büyük miktardaki kültürlerinin hastaya tekrar verilmesi, yüksek oranda mutasyona uğrayan proteinleri taşıyan hücrelerin bulunduğu birkaç kanser türünün tedavisinde oldukça başarılı olduğu görülmüştür. En yaygın görülen kanserlerin çoğu bu ise kategoriye girmez.

Bununla birlikte, DNA ve RNA dizilemesindeki son gelişmeler ve daha önce bahsedilen ayıklama teknikleri, araştırmacıların hem tümör hücrelerinin tüm genomunu incelemelerini hem de günümüzün belirlenmiş  ve az sayıdaki tümör proteinlerini tanıyabilen TIL’leri bulmalarını kolaylaştırdı.

NPR’ye göre, ekip çeşitli evrelerdeki IV metastatik kanserli olan toplam 45 hastayı tedavi etmeyi başardı. Şu ana kadar yedi hastadan istenen cevaplar alındı.

Bayan Perkins’in de içinde olduğu 4136 hastadan oluşan vaka araştırması, bilimde büyük bir dönüm noktasını temsil ediyor. Araştırma raporlarında ve Nature dergisindeki bir yazıda açıklandığı üzere, tümörlerin içine sızan T hücreleri, göğüs kanseri hücreleri tarafından üretilen dört mutant proteine ​​karşı tepki veren bir hat oluşturmuştu. Diğer TIL protokolleri gibi, Perkins’in diğer beyaz kan hücreleri de infüzyondan önce etkisiz hale getirildi ve özel TIL hattını vücuda yayma ve genişletme ye teşvik etmek için interleukin 2 adı verilen yüksek dozda bir sinyal molekülü verildi.

Fakat, NIH protokolünde ilk kez, TIL’leri başka bir bağışıklık terapisi ilacı olan pembrolizumab ile birlikte verildi. Diğer “kontrol noktası inhibitörleri” gibi, pembrolizumab da vücudun savunma mekanizmalarının kendi dokularına saldırmasını engelleyen bir proteini – normalde (yardımcı) otoimmün reaksiyonları engelleyen bir mekanizmayı- bastırır. Ancak tümör olması durumunda, kanserli hücreleri istemsiz bir şekilde korur.

TIL transferinden kırk iki hafta sonra ve pembrolizumab infüzyonları sonrasında Perkins’in lezyonları yok oldu ve vücudunda üç yıl boyunca kanser görülmedi. Söz konusu durum, “bu türden bir gelişmiş meme kanserinde daha önce görülmemiş bir cevap” olarak sayıldı.

Yazar Steven Rosenberg, NPR’e verdiği demeçte, “Bütün saptanabilir rahatsızlıkları ortadan kalktı. Bu olağanüstü bir durum,” açıklamasını yaptı.

 

Önlerindeki uzun yola rağmen, Ontario Kanser Araştırma Enstitüsü’nün T-hücre terapisi uzmanı ve çalışmanın yazarı olan Laszlo G. Radvanyi, bulguların “nihayet gerçekleşmekte olan büyük bir devrimin zirvesindeyiz,” yorumunda bulundu.

Kaynak: IFL Science

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here