1891 yılında, Bayan DeJones isimli bir kadın ilk kez canlı bir mücevherle insanların karşısına çıktı. O canlı bir böceğin sırtına bir elmas bağladı ve hayvanı bir kolyenin takılacağı yer olan boynunun etrafında uçmak üzere eğitti. En azından, Entomological News’da yer alan hikaye buydu.
Bu hikaye gerçek olmasa bile, zamanın trendi kesinlikle buydu. 1863 yılında, Godey’s Lady’s Book, önceki ilkbaharda başlayan kuş ve böcek ilgisinin kış boyunca da artarak devam edeceğini yazdı. Trend hayvanların dış kabuklarını da kapsar hale geldi.
Modayı yakından takip eden bazı kadınlar, işi bir adım daha öteye taşıdılar. Onlar yapılı saçlarında yanıp sönen ateş böcekleri ya da elbiselerine taktıkları broşlara bağladıkları canlı böcekler kullanmaya başladılar. Entomological News, “Gerçekten modaya uygun bir giyim tarzı, mücevher olarak kullanılan ölü kuşlar, kelebekler ve altın zincirlerin tuttuğu böceklerle giderek daha kompozit bir hal alıyor,” şeklinde bir fikir belirtti.
Kolyelerden altınla kaplanmış buğday bitlerinin kanatları sarkıyordu, muslinden yapılan elbiselere böceklerin elitraları işleniyordu, yapay çiçeklerin yapraklarına minik kutsal Mısır böcekleri yapıştırılıyordu, tokalara güveler iliştiriliyordu.
Doğa Tarihi Takıntısının Yansıması
Ortaya çıkan bu moda, Victoria Döneminde devam eden doğa tarihi takıntısının bir yansımasıydı. Bu dönemde yaşayan şehirli insanlar giderek doğadan koptukça, yaban hayatını evlerinde yapılandırmaya çalıştılar: örneğin camdan vivaryumlarda kurbağalar yetiştirdiler ve tahnitçilik evde yapılan keyifli bir hobi olarak görülmeye başlandı. Bu dönemde yaşayan kadınlar ölü hayvanların bağırsaklarını çıkarmayı, cesetlerde arsenik kullanmayı ve ziyaretçilerinin hoşuna gidecek şekilde onlara canlıymış gibi pozisyonlar vermeyi öğrendiler.
Mücevherlerde hayvan kullanımı modası Victoria Dönemi insanlarının doğal dünyayla bağlantı kurmasını sağladı ama aynı zamanda, böceklerin kullanıldığı mücevherler için olan talep hızla en güzel canlı türlerini soylarının tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Brezilya’yı ziyarete giden İngiliz bir kadın, notlarında büyük bir hayretle, oradaki havanın kendisinin daha önce sadece küpelerde ve broşlarda gördüğü canlılarla dolu olduğunu kaleme aldı ve bunun modayı takip eden bir kadının dolabının tüm içeriğinin aniden uçmaya başlamasına benzediğini belirtti.
Orijinal makale: JSTOR