Yeni Organımız İnterstisyum ile Tanışın

1
3777

İnsan anatomisi hakkında bilinenlerin yanısıra, doktorların bu modern çağda yeni bir organ keşfetmesini beklemezdik. Fakat, araştırmacılar insan vücudunda bugüne kadar farkedilmemiş bir organ keşfettiklerini söylüyorlar: Daha önce görülmemiş, sıvı dolu alanlardan oluşan bir doku ağı buldular.

Scientific Reports dergisinde 27 Mart’ta yayınlanmış ve bulguları tüm detaylarıyla anlatılan yeni bir çalışmaya göre bu sıvı dolu doku, sindirim sistemi, akciğerler ve boşaltım sistemlerini saran ve kasları çevreleyen, cildin yüzeyi de dahil olmak üzere, vücudun her yerinde bulunan bağ dokularda keşfedildi.

Daha önce, araştırmacılar bu doku katmanlarının yoğun bir kolajen “duvarı” olduğunu düşünmüşlerdi – bağ dokusunda bulunan güçlü bir yapısal protein. Ancak New York Üniversitesi Langone Tıp Fakültesi’nde patoloji profesörü ve makalenin baş yazarı Dr. Neil Theise, bulguların, bu dokunun bir “duvar”dan ziyade “sıvı dolu bir otoyol” gibi olduğunu ortaya koydu. Doku, bir kafes şeklindeki kalın kolajen demetleri ile desteklenen, birbirine bağlı sıvı dolu boşluklardan oluşuyor.

Araştırmacılar bu sıvı dolu mekanların yıllardır gözden kaçtığını, çünkü kullandıkları standart lamlarda görünmediklerini söylediler. Bilim insanları bu lamlar için doku örnekleri hazırladıklarında, bu doku örneklerine kimyasal uygulayıp, ince dilimlere ayırır ve temel özellikleri vurgulamak için boyarlar. Ancak bu sabitleme işlemi dokudaki sıvıyı boşaltır ve sıvı dolu alanların çökmesine neden olur.
 

Araştırmacılar bu tür lamları kullanmak yerine, bu sıvı dolu alanları, yaşayan dokuları mikroskobik seviyede incelemelerini sağlayan yeni bir görüntüleme tekniği kullanarak keşfettiler.

Araştırmacılar bu sıvı dolu boşluklar ağına, “interstisyum” adını verdiler. Ancak, bu isim henüz resmen kabul edilmiş değil; bu organın resmi olarak gerçek bir organ kabul edilmesi için, daha fazla araştırmacının bu konuyu araştırması ve bir fikir birliği oluşturması gerekecek. Bu sıvı dolu alanların varlığının diğer bilim insanları tarafından da doğrulanması gerekiyor.

Theise, yaptığı resmi açıklamada, bulguların kanser araştırmaları da dahil olmak üzere çeşitli tıp alanlarında önemli etkileri olabileceğini belirtti. Örneğin, bulgular bu doku tabakasını istila eden kanser tümörlerinin lenf nodüllerine neden yayıldığını açıklıyor gibi görünüyor. Araştırmacılara göre, bu sıvı dolu alanlar, lenf adı verilen bir sıvı kaynağıdır ve lenfatik sisteme akarlar. (Lenf, enfeksiyonla mücadele eden beyaz kan hücrelerini içeren bir sıvıdır.)

Yeni bir organ mı?

İnsan vücudunun yaklaşık yüzde 60’ı sudan oluşur. Bu suyun yaklaşık üçte ikisi hücrelerin içinde bulunur, ancak diğer üçte biri hücrelerin dışındadır ve “interstisyal sıvı” olarak bilinir. Her ne kadar araştırmacılar, bireysel hücreler arasında sıvı olduğunu zaten biliyor olsalar da, daha geniş bir interstisyumun (dokulardaki sıvı dolu boşluklar) olması fikri, literatürde açıkça tarif edilmemişti. Yeni çalışma, “interstisyum” kavramını dokular içindeki bu sıvı dolu alanları göstererek genişleten ve interstisyumu kendi başına bir organ olarak tanımlayan ilk araştırmadır.

Bu araştırma,, “prob tabanlı konfokal lazer endomikroskopisi” veya pCLE adı verilen nispeten yeni bir teknolojinin kullanımına dayanmaktadır. Bu araç, bir lazer ile bir endoskopi cihazını ve yansımış floresan desenlerini analiz eden sensörleri birleştirir ve araştırmacılara canlı dokuların mikroskobik bir görünümünü verir.

2015 yılında, New York  Sinai-Beth İsrael Tıp Merkezi’nde bulunan Dr. David Carr-Locke ve Dr. Petros Benias, kanserin yayılıp yayılmadığını anlamak için bir hastanın safra kanalını incelerken alışılmışın dışında bir şey gördükleri sırada bu teknolojiyi kullanıyorlardı. Rapora göre, bilinen anatomi ile uyuşmayan doku tabakasında bir dizi birbirine bağlı boşluk tespit ettiler. Bir patolog bu dokudan küçük parçalar aldığında, bahsedilen boşluklar ortadan kayboldu – daha sonra bunun nedeninin, mikroskobun altında kullanılan lam olduğu anlaşıldı.

Yeni çalışmada, araştırmacılar ilk olarak pankreas ve safra kanalının alınması için ameliyat olan kanser hastalarında pCLE kullanmışlardır. Görüntüleme tekniği, aslında bağ dokusundaki sıvı dolu boşlukları göstermişti. Doku örnekleri vücuttan alındığında, hızlı bir şekilde donduruldular, bu da sıvı dolu alanların açık kalmasını sağladı. Böylece araştırmacılar bu kısımları mikroskop altında görebildiler.

Daha sonra araştırmacılar, aynı sıvı dolu alanları, kanser hastası olmayan insanların vücutlarının diğer bölgelerinden alınan bağ dokusu örneklerinde de gördüler. Thiese, “Gördüğüm doku örneği sayısı arttıkça, bu yapının vücudun her yerinde olduğunun daha çok farkına vardım” dedi.

Araştırmacılar, sıvı dolu alanların günlük işlevler sırasında dokuları korumak için amortisör görevi görüyor olabileceğini düşünüyorlar.

Theise, bu sıvı dolu alanlar hakkında zaten bilinen bir miktar bilginin olabileceğini, sadece, araştırmacıların “neye baktıklarının farkına varmamış olabileceklerini” ifade etti. Bu nedenle, araştırmacılar bilimsel literatürün bir incelemesini yapmayı planlıyorlar.

Yeni Sorular

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki sindirim sistemi hastalıkları bölüm başkanı olan Dr. Michael Nathanson, çalışmada sunulan fikrin “tamamen yeni bir kavram” gibi göründüğünü belirtti. Nathanson, “Sunmuş oldukları delillerden, bunların doğru olması oldukça mümkündür” dedi.

Nathanson, “Hücrelerin dışında bulunan sıvıyla dolu bir alan olduğu biliniyordu, ama hiç kimse bunun ne anlama geldiğini tam anlamıyla açıklamamıştı. Yeni çalışma güzel bir iş çıkardı” yorumunda bulundu.

Bulgular, Nathanson ve meslektaşlarının 2011’de yayınlanan bir çalışmada yaptıkları gözlemlerin sonuçlarıyla örtüşüyor. Nathanson ve meslektaşları, kullanılmayan bir lif ağını gözlemlediler, ancak tam olarak ne işe yaradığını anlayamadılar. Nathanson, “Bu ağın var olduğu izlenimimizi doğrulamalarından ve bu yapıyı tanımlayabilmelerinden memnun oldum. Yeni bulgu,önceden soramadığımız her türlü soruyu sormamıza izin veriyor. Örneğin, bu alan hastalıklarda değişiklik gösterebilir ya da hastalık süreçlerinde rol oynayabilir.” şeklinde bir açıklamada bulundu.

Kaynak: Live Science

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here