Bir Simyacının Atölyesinde Olup Bitenler

0
1406

17’nci yüzyılın Flaman ressamı David Teniers II’nin simyaya ciddi bir ilgisi vardı. Teniers II kariyeri boyunca, simyanın akla gelebilecek neredeyse her yönünü gözler önüne seren yaklaşık 350 farklı resim yaptı. Ressamın simyayla ilgili tüm tabloları, bir simyacının atölyesini bir deney ve araştırma yeri olarak gösteriyordu.


David Teniers II’nin en bilinen tablosu olan ve çok çeşitli aletlerin bulunduğu atölyesinde çalışmakta olan yaşlıca bir simyacıyı resmeden Alchemist Heating a Pot, simyanın kesinlikle ve tamamen araç gereçlere bel bağlayan bir bilim olduğu hissini aktarıyor.

Bilim tarihindeki en ilginç konulardan biri olan simya, Avrupa’da 1300’lü yıllardan itibaren uygulanmaya başlandı ve 17’nci yüzyılda doruk noktasına ulaştı. Simya modern kimyanın öncüsüydü ve tarihsel olarak simyayla ilişkilendirilen yöntem ve araç gereçlerin bilimsel araçların geliştirilmesinde ciddi bir etkisi oldu.


Simyanın Odaklandığı Nokta Dönüşüm Fikriydi


Temelde, simyanın odaklandığı nokta dönüşüm fikriydi; bir elementin bir başka elemente dönüşebilme becerisi; özellikle de elementleri altına dönüştürebilme becerisi. Elementleri en temel seviyelerinde anlayabilmek ve bir elementin bir başka elemente nasıl dönüştürülebileceğini bulmak için, simyacılar deneysel çabalarını damıtma, arıtma ve kristallendirme işlemlerine ve bunların farklı materyalleri nasıl etkilediğine odakladı. Ama bu işlemler üzerinde araştırmalarda bulunmak sofistike araçlar ve teknolojileri gerektiriyordu.


David Teniers II’nin atölyelerinde de tasvir edildiği gibi, bir simyacının deney alanının modern bir bilim laboratuvarının öncüsü gibi işlev gösterdiğini görüyoruz. Modern laboratuvarlarda görmeyi bekleyebileceğimiz deney şişeleri, mikroskoplar ve bilgisayarlar yerine, simyacıların atölyelerinde krozeler, şişeler ve imbiklerle karşılaşıyoruz.

Damıtma işlemini anlamak simyacıların büyük ilgisini çeken bir alandı ve onlar bunun için üç ana unsura bel bağladı: damıtma balonları, imbikler ve lökünler.

Bunlar, maddeleri en saf formlarına ayrıştırmak için ısıtma işlemine tabi tutulan karmaşık aparatlar olarak bir araya getirilen aletlerdi.

Aparatlar bir araya getirildikten sonra, damıtma balonuna sıvı ekleniyor ve su kabağına benzeyen bu gereç kum veya külden oluşan bir yatağa yerleştirilerek damıtma işlemini başlatmak için ısıtılıyordu. Sıvı kaynadıkça ve buharlaştıkça imbiğin içinde yoğunlaşıyor ve sonra damıtılan sıvı imbiğin ağzından bir tür kaba boşalıyordu. Burada umut edilen, damıtma işleminin bir maddeyi bir başka maddeye dönüştürmesiydi.

Orijinal makale: JSTOR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here